Ahmet Hurmuzlu
Irak’taki Türkmenler, tarihlerinin kritik bir aşamasından geçiyorlar. Kendilerini karmaşık ve iç içe geçmiş bir siyasi sahnede çekiç ile örs arasında sıkışmış halde buluyorlar. Kerkük, Türkmenlerin kalbi ve merkezi olmuştur. Ekonomik açıdan zengin ve etnik-dini çeşitliliği ile tanınan bu şehir, 2003’ten sonra meydana gelen değişimle birlikte sürekli güç ve kontrol mücadelelerine sahne oldu.
Son yıllarda, Türkmen toplumu içinde seçimler ve siyasi vizyonun birleştirilmesi gibi konular üzerine yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle bölünmeler daha da derinleşti. Bu bölünmeler sadece geçici siyasi anlaşmazlıklar değil, Türkmenlerin Irak’taki geleceğini tehdit eden varoluşsal zorlukları temsil ediyor ve onları tamamen dışlanma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. 2003’ten sonra Türkmenler, ulusal duruşlar veya temsil ettikleri gerçeklerle örtüşmeyen talepler nedeniyle siyasi ve sosyal nüfuzlarının büyük bir kısmını kaybettiler. Komşu ülkelerin siyasi karar süreçlerine müdahaleleri, bu durumu daha da ağırlaştırdı.
Bu aşamada, kritik kararlar alınırken dikkate alınması gereken önemli noktalar var:
- Türkmenler, Kerkük’teki ana bileşenlerden biri olarak, mali ve siyasi açıdan daha güçlü bölgesel ve uluslararası destek alan diğer güçlerin karşısında varlıklarını korumak için zor bir durumdalar. Türkmenlerin arkasındaki tek büyük destekçi Türkiye. Diğer bileşenlerle siyasi bir uzlaşma sağlamaya çalışsalar da, şans her zaman yanlarında olmadı. Merkezi hükümetler daha çok Arap-Kürt çatışmasına odaklanarak Türkmenleri kenarda bıraktı.
- Türkmen liderler arasında bu krizlerle nasıl başa çıkılacağı konusunda ciddi iç bölünmeler ortaya çıktı. Bu, son Kerkük valisi ve il meclis başkanı seçimlerinde açıkça görüldü. Türkmenler iki ana gruba bölündü; biri, düzenli olarak yeni bir valinin seçilmesini desteklerken, diğeri ise tamamen dışlanmamalarını sağlamak için diğer taraflarla işbirliği yapmanın gerekli olduğunu savunuyor.
Bu bölünmeler sadece basit siyasi anlaşmazlıklar olarak görülemez. Türkmen toplumunda derin çatlaklar yarattı ve Türkmen köyleri ile mahalleleri arasında gerilimleri artırdı. Hatta bu bölünmeler mezhepsel bir boyut kazanmaya başladı. Bu durum, Türkmenlerin yerel siyasi karar alma süreçlerindeki rolünün gerilemesine ve iç çatışmaların ortasında daha da dışlanmalarına yol açtı.
Yargıya başvurmak, Türkmenler için iki ucu keskin bir kılıç. Eğer vali ve il meclis başkanının seçimiyle ilgili davayı kaybederlerse, bu onların tamamen dışlanmalarına yol açabilir. Ancak başarılı olurlarsa, haklarını güvence altına alabilir ve siyasi dengeleri yeniden sağlayabilirler. Bu, riskli bir seçenek olmasına rağmen mevcut koşullar göz önünde bulundurulduğunda gerekli olabilir. Türkmenler, haklarını ve Kerkük’teki geleceklerini korumak için dikkatle seçeneklerini değerlendirmeliler.
Federal mahkemenin kararını bekleyen boykot kararıyla ilgili ilk işaretler, vali yardımcısı ve vekilin görevlendirilmesinde görülmeye başlandı ve bu ölçümler belirsiz.
Türkmenler, haklarını ve Kerkük’teki geleceklerini korumak için dikkatle seçeneklerini değerlendirmelidirler. Unutmayalım ki tarih acımasızdır. Şimdi ya Kerkük’te çözümün bir parçası olacaklar ve barışçıl bir orta yol çözümünü kabul edecekler, ya da Irak’taki güç ve kontrol mücadelelerinin bir başka kurbanı olmayı seçecekler. Eğer Türkmenler şimdi harekete geçmezlerse, yakın bir gelecekte tamamen dışlanmış bir şekilde bulabilirler kendilerini, tıpkı yakın geçmişte olduğu gibi.
Orijinal makale Arapça dilindeydi ve Türkçeye yapay zeka kullanılarak çevrilmiştir.
Be First to Comment